Bakara Suresi 211. Ayetin Tefsiri

سَلْ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ كَمْ اٰتَيْنَاهُمْ مِنْ اٰيَةٍ بَيِّنَةٍۜ وَمَنْ يُبَدِّلْ نِعْمَةَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُ فَاِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ

İsrailoğullarına bir sor, onlara nice açık ayetler /mucizeler verdik. Kim kendisine Allah’ın nimeti geldikten sonra onu başka bir şeyle değiştirirse bilsin ki Allah’ın cezalandırması çetindir.(Bakara 2/211)

Ayette geçen “açıklayıcı ayetler” ifadesine peygamberlerle gösterilen mucizeler olarak da, tevratın ayetleri olarak da anlam verilebilir. Peygamberimiz zamanında yaşayan ya da bu gün yaşayan Yahudileri asıl ilgilendiren Hz. Muhammed’in Allah’ın son peygamberi olduğunu gösteren ayetlerdir. “Onlar bu elçiye, bu ümmi nebiye uyan kimselerdir. Onu(Nebinin adını) yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı bulurlar. O, onlara iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklar. Temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Isrlarını (ağır yüklerini)  ve üzerlerindeki bağları kaldırıp atar. Kim ona inanır, onu destekler, ona yardım eder ve onunla birlikte indirilen nûra uyarsa, işte onlar umduklarına kavuşurlar.”(Araf 7/157)

“Yüzünün sık sık gökte aranıp durduğunu görüyoruz. Seni hoşlanacağın kıbleye/istediğin o kıbleye  elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin. Kendilerine kitap verilenler iyi bilirler ki bu, Rablerinden gelen gerçek hükümdür. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.”(Bakara 2/144) Ayette kitap verilenlerin Hz. Muhammed’in peygamberliğinden haberdar olduğu görülmektedir. Günümüzde her ne kadar kimileri Yahudi ve Hristiyanların Hz. Muhammed’in peygamber olduğunu kabul edip kendi dinlerini devam ettirenlerin kurtuluşa ereceğini söylemekte olsalar da; ayetten anlaşıldığı üzere Hz. Muhammed Allah’ın peygamberidir demek yetmemekte, O’nun peygamberliğine inandıktan sonra ona yardım edip, destekleyerek, getirdiği nura yani Kuran-ı Kerim’e uymak, gösterdiği yoldan gitmek gerekmektedir. “Allah’ın nimetini değiştirmek” Kurandaki hükümleri görüp anladıktan sonra yerine başka hükümleri koymaktır. Bu gerçeği kendi tasarılarına göre değiştirip, kendilerine yeni bir beklenti oluşturmak, Hz. İsa’nın yeniden geleceği beklentisi, kendi içlerinden Peygamber beklentisi, Mesih-mehdi beklentisi içerisine girmek gelen gerçeği değiştirmektir. Cenab-ı Hakkın azabı hakkında şöyle buyuruluyor; “Sahibin, kıyamet gününe kadar onlara, en kötü cezayı vermeye çalışanları üzerlerine salacağını, o gün ilan etti. Senin Sahibin, suçun karşılığını elbette çabuk verir. Bir de o, elbette bağışlayıcıdır, ikramı boldur.”(Araf 7/167) Allah-u Tealanın cezası bile bile teslim olmayan kitap sahiplerinin, dünyada da ahrette de peşini bırakmayacak, dünyada kısa süreli rahatlamalar olsa da uzun süreli sıkıntılardan kurtulamayacaklardır. Ancak yaptıklarından vazgeçip Peygamberin yoluna uyanlar için Allah-u Teala bağışlayıcı ve ikram edicidir.