Bakara Suresi 108. Ayetin Tefsiri

اَمْ تُر۪يدُونَ اَنْ تَسْـَٔلُوا رَسُولَكُمْ كَمَا سُئِلَ مُوسٰى مِنْ قَبْلُۜ وَمَنْ يَتَبَدَّلِ الْكُفْرَ بِالْا۪يمَانِ فَقَدْ ضَلَّ سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ

"Yoksa size gelen elçiye, daha önce Musa’dan istenene benzer bir istekle mi gitmek istiyorsunuz? Kim kafir olmayı mümin olmaya tercih ederse düz yoldan çıkmış olur. "(Bakara 2/108)

İsrailoğulları daha önce Hz. Musa'dan bir takım isteklerde bulunmuştu. Allah-u Teala bu olayı bize şöyle bildiriyor: "Bir gün de şöyle demiştiniz: "Bak, Musa! Allah'ı apaçık görünceye kadar sana güvenecek değiliz!" Hemen şiddetli bir gürültü sizi çarpmıştı da bakakalmıştınız. Sonra ölümünüzün (bayılmanızın) ardından sizi kaldırmıştık; belki teşekkür ederdiniz."(Bakara 2/55-56) İsrailoğullarının Hz. Musa'dan isteği yüce Allah'ı açıkça görmekti. İsrailoğulları Allah'ı açıkça görmedikçe iman etmeyeceklerini söylüyorlardı. Oysa tüm varlıkların sahibi olan Allah'ın dünyada kendilerine açıkça görünmeyeceğini biliyorlardı. Kendileri inanmamaya karar verdikleri için böyle olmadık isteklerde bulunuyorlardı.

İsrailoğullarının Hz. Musa'dan bulunduğu istek gibi, ehli kitap ta Hz. Muhammed'den benzeri isteklerde bulunmuştur. "Kitap ehli ister ki, onlara gökten bir kitap indiresin. Musa'dan bunun daha büyüğünü istemişler ve "bize Allah'ı apaçık göstersene" demişlerdi. Zalimliklerinden ötürü onları yıldırımlar çarpmıştı. Sonra onlara onca mucize gelmiş ama yine de o buzağıya tutunmuşlardı. Daha sonra onları bu suçlarından dolayı da affetmiş ve Musa'ya apaçık destek vermiştik."(Nisa 4/153) ayetinde gördüğümüz üzere olmayacak şeyleri istemek inanmamaya karar vermiş olan ehli kitabın bir özelliği haline gelmiştir.

Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: "Bu Kur’ân’da insanlara her örneği değişik şekillerde vermişizdir. Ama insanların çoğu, nankörlük dışında her şeye direnir. Dediler ki; “Bize bu topraktan akıp giden bir pınar fışkırtıncaya kadar sana inanacak değiliz. Hurması ve üzümü olan bir bahçen de olabilir; ırmakları onların arasından da akıtabilirsin. Ya da sandığın gibi gökyüzünü üstümüze parça parça düşürürsün. Allah’ı ve melekleri karşımıza getirsen de olur.  Altından yapılmış bir evin olsa yahut gökyüzüne çıksan?  Bize okuyacağımız bir kitap indirmedikçe çıktığına da inanacak değiliz ya.” De ki: “Rabbime boyun eğerim; ben elçi olan bir beşerden başka neyim ki? Kendilerine doğru yolu gösteren kişi gelince bu insanları inanmaktan alıkoyan şu sözleridir: “Allah elçi olarak bir adamı (beşer) mı gönderdi?” De ki: “Yeryüzüne yerleşip dolaşanlar melekler olsaydı, onlara elçi olarak elbette gökten bir melek gönderirdik.” (İsra 17/89-95) Peygamberlerden olmayacak isteklerde bulunan böyle kimseler kendileri doğruyu bildikleri halde, kurulu düzenlerini değiştirmek istemedikleri için kendilerine bahane aramakta ve teslim olmamak için direnmektedir. Sıra nankörlüğe geldiği zaman ise hemen faaliyete geçmektedir.