Besmelenin Tefsiri

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

BESMELE

Hicr 15/87. ayet nedeniyle Fatiha'nın 7 ayet olduğu kesindir. Lakin, başındaki besmelenin ayet olup olmadığı tartışmalıdır. Neml 27/30. ayetteki besmele, Kur'ân'dan bir ayettir. Her surenin başında bulunan besmele ise;
 
a. Şafiler ve Hanbelilere göre bulundukları surenin ilk ayetidir.
 
b. İmam Malik'e göre, sureleri birbirinden ayırmak için sahabe tarafından konmuş olup, hiçbiri ayet değildir.
 
c. Kimilerine göre ise ayettir ama surenin 1.ayeti olmayıp başlı başına birer ayettir.
 
d. Sadece Fatiha'nın başındaki besmele, o surenin ayetidir. Diğer surelerin başındaki besmeleler ayet değildir.
 
(bkz. DİA, Besmele, 5, sf.529-532)
 
Çoğunluk besmeleyi Fatih'nın 1.ayet saymamaktadır. Besmeleyi, 1.ayet sayanlar, "sıradellezine..."yi 7.ayet saymaktadır. Besmeleyi ayet saymayanlar ise "gayrilmağdubi"den itibaren olan kısmı 7.ayet sayarlar.
 
“İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla." (Fatiha 1/1)
 
Rahman sıfatı Kur'an'da sadece Allah-u Teala için, Rahim ise  hem Allah hem de diğer varlıklar için kullanılmaktadır. Örneğin Tevbe 9/128. ayette Muhammed (s.a.v), Fetih 48/29. ayette ise Nebimiz ve sahabe için "Rahim" sıfatı kullanılmaktadır.  
 
Hem Rahman hem de Rahim kelimesi, rahmet köküyle ilgilidir. Türkçemizdeki Rahim ve sıla-i Rahim (akrabalık ilişkisi) ifadesi de rahim köküyle ilgilidir. Bizim kanaatimize göre Rahman, sonsuz iyilik sahibi olmayı ifade etmekte olup, Allah'ın tüm varlıkları, hiç bir ayırım gözetmeksizin bütün ihtiyaçlarını vermesi, besleyip büyütmesi, olgunlaştırmasıdır.
 
O öyle Rahman'dır ki, O'ndan başka hiçbir varlık kendi düşmanını besleyip büyütmez.
 
Rahim sıfatı ise; gayret gösteren kullarına Allah'ın rahmetini, özel ikramlarını ifade eder. Başka bir ifade ile Rahman sıfatı; herkese yönelik iyilikleri, Rahim ise gayret gösteren kimselere yapılan özel ikramları anlatmaktadır. A'raf 156. ayet şöyledir; “Bu dünyada da Ahirette de bize güzel şeyler yaz; biz sana yöneldik.” Allah dedi ki “saptığına karar verdiğim kişiyi azabıma çarptırırım, rahmetim ise her şeyi kapsar. Onu, yanlışlardan sakınan ve zekât verenlere yazacağım. Ayetlerime inanıp güvenen şu kişilere de yazacağım."(A'raf 7/156) Bu ayette, "yazacağım" ifadesinin kullanılması insanların önceden belirlenmiş bir kaderlerinin bulunmadığını göstermektedir. İkinci olarak, Allah'ın rahmetinin takva, zekat, ayetlere inanma gibi çalışıp gayret etme şartına bağlı olduğunu ortaya koymaktadır.
 
Türkçemizde "rahmet", merhamet anlamında kullanılmaktadır. Merhamet; "acımak" (kalp yumuşaklığı) ve "yardım etmek" fiillerini kapsar. İnsanın merhameti (rahmeti) gücü yetiyorsa yardım etmek, imkan bulamıyorsa üzülüp acımak şeklinde tecelli etmektedir. Allah'ın gücünün yetmediği bir şey olamayacağından, O'nun rahmeti, çalışıp hak eden kullarına yapmış olduğu iyilik ve ikramlarıdır.
 
Besmeleyi "Rahman ve Rahim olan" şeklinde Türkçeye çevirmek de uygun değildir. Çünkü muhatap, bu iki kelimenin anlamını bilmemektedir. Elmalılı; Rahman kelimesinin "esirgeyen" şeklinde çevrilmesini yanlış bulmaktadır. Çünkü esirgemek kelimesinde, "cimrilik edip vermemek" anlamı vardır.
 
Biz besmeleye "iyiliği sonsuz (Rahman), ikramı bol (Rahim) olan Allah'ın adıyla" şeklinde bir mana verdik.
 
VEKİLLİK:
 
Bazı kimseler besmeleyi "adıyla" değil de "adına" (Rahman ve Rahim olan Allah'ın adına) şeklinde tercüme etmektedirler ki böyle bir anlam kesinlikle kabul edilemez. "Şu kişinin adına" denildiği zaman, "bu işi kendim için değil onun adına yapıyorum" anlamı çıkmaktadır. Kişinin bir başkası adına bir şey yapabilmesi için, kendi adına yapılmasını isteyenin, o kimseye yetki vermesi gerekir ki buna vekillik/vekalet denir. Allah'ın bir kimseye vekalet vermesi mümkün değildir: "Seni onlara vekil olasın diye göndermedik."(İsra 17/54) ayetinde Allah-u Teala Hz. Muhammed'e "Sen; insanlara karşı beni temsil edemediğin gibi onları bana karşı da koruyamazsın" demektedir. Vekalet, İslam'ın omurga kavramlarından biri olup, dinde Allah ile insan arasında hiç bir vekil yoktur: "Musa’ya kitabı verdik ve o kitabı İsrailoğullarına rehber kıldık. “Benimle aranıza bir vekil koymayın.” dedik."(İsra 17/2) Yüce Allah'ın, bu ayette Tevrat'ın gönderiliş amacını "Benden başkasını vekil edinmeyin" şeklinde tanımlaması, vekillik konusunun tevhid açısından son derece önemli olduğunu göstermektedir.
 
Sonuç olarak, hiç kimse Allah'ı temsil etmeye yetkili değildir. Bu konuda Elmalılı da "besmelenin Allah adına" şeklinde tercüme edilemeyeceğini söylemektedir. (Hak Dini Kuran Dili, Azim, Cilt 1, sf.56-57, sadeleştirme İsmail Karaçam ve diğerleri)