TEBBET
[*] "Rahmân” ve “Rahîm" kelimeleri, rahmet (رحمة) kökündendir. Rahmet, iyilik ve ikramı gerektiren incelik anlamındadır. Allah’ın özelliği olarak kullanılınca sadece iyilik ve ikram anlaşılır (Müfredât). Rahmân “rahmeti her şeyi kuşatan” demektir. Bu özellik Allah’tan başkasında olmayacağı için “iyiliği sonsuz” diye çevirdik. Rahîm “çok merhametli” demektir. Bu özellik Allah’ın dışındaki varlıklarda da olabilir. Nitekim ‘rahîm’ kelimesi, Tevbe 9/128. âyette Resulullah için; Fetih 48/29. ayette ise müminler için kullanılmıştır.
[1*] Ebû Leheb, Muhammed aleyhisselamın amcası idi. Bu sure onun, karısı ile birlikte Nebîmize büyük sıkıntılar verdiklerini ve ona düşmanlıkta ileri gittiklerini göstermektedir. Abdullah İbn-i Abbas’a ait olduğu iddia edilen bir rivayete göre, Tebbet Suresi’nin Ebû Leheb ve eşi hayattayken indiği kabul edilir. Rivayet şöyledir: “En yakın çevreni uyar.” (Şuarâ 26/214) âyeti inince Nebî aleyhisselam Safâ tepesine çıkıp "Ey Fihr oğulları! Ey Adiy oğulları!.." diye Kureyş’in bütün oymakları toplanıncaya kadar seslendi. Herkes toplandı. Gidemeyecek olan da yerine bir kişiyi gönderdi ki ne olduğunu anlasın. Ebu Leheb ve bütün Kureyş gelince Nebîmiz: “Size şu vadide bir düşman süvari birliğinin hücum etmek üzere olduğunu söylesem bana inanır mısınız?” diye sordu. Dediler ki: "Evet! Şimdiye kadar ağzından doğru sözden başka bir şey çıktığını görmedik.” Bunun üzerine şöyle dedi: "Sizi şiddetli bir azapla yüz yüze gelmenizden önce uyarıyorum.” Ebû Leheb: “Ellerin kurusun, bir şey yapamaz ol! Bizi bunun için mi topladın?” dediği için Tebbet suresi indi (Buhârî, Tefsîr, 111). Bu, kurgu hataları içeren uydurma bir rivayettir. Rivayetlerin dayandırıldığı tek râvi, olayın olduğu iddia edilen tarihten yaklaşık on sene sonra doğmuş olan İbn-i Abbas’tır. Bu olay gerçek olsaydı çok sayıda görgü tanığı olurdu.
[2*] Ebû Leheb, Muhammed aleyhisselamdan nefret edenlerin başında geliyordu. Eşiyle birlikte ona pek çok kötülük yapsa da onun tebliğinin yayılmasını engelleme yolundaki çalışmaları sonuç vermedi. Zaten Allah, onun nebisinden nefret eden kimsenin sonuç alamayacağını Kevser 108/3 ayetinde bildirmektedir.
[*] Kâfirlerin malları ve evlatları ahirette hiçbir işlerine yaramayacaktır (Âl-i İmran 3/10, 116; Şuarâ 26/88-89, Sebe 34/37, Mücâdele 58/17, Hâkka 69/28-29, Leyl 92/11).