SEBE
[*] Âyette geçen neşe’ = نشأ fiilinin kökü, “var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. (Müfredât). Allah her şeyi, bir ölçüye göre yaratır. (Kamer 54/49, Ra’d 13/8)
[1*] Süleyman(as)’a kimseye nasip olmayan ilim ve teknoloji Allah’ın yardımıyla öğretilmiş ve kendisi desteklenmiştir. Rüzgar anlamı verilen kelime er riha’dır. Patlamak, havaya uçmak anlamına da gelir. Çağdaşlarının ancak 1 ayda katedebildikleri mesafeyi ‘riha’ ile kolayca katetmesi teknikleri öğretilmiş, yine bu tekniklere uygun tekne tasarım ve imalatı ile mevsim rüzgarları ve hava tahmini gibi ileri teknik konularda bilgilendirilmiş olması, bu ve ilgili diğer ayetlerden anlaşılmaktadır. ‘Er riha’ nın geçtiği diğer ayetler İbrahim 14/1, İsra 17/69, Enbiya 21/81, Hac 22/31, Sad 38/36, Şura 42/33, Zariyat 51/41
[2*] Süleyman aleyhisselam onlara ceza veremeyeceği için cezalarını Allah vermiş.
[1*] Bu bir oturaktır. Ahşaptan yapılma olduğu anlaşılan oturak üzerinde bulunan Hz.Süleyman’ın, vefat etmiş olmasına rağmen etrafındaki cinler tarafından uyuyor zannedildiği, kemirilmekten dolayı zayıf düşmüş ahşap aksamın kırılması ve kendisinin düşmesi sonucu ölmüş olduğunun anlaşıldığı bildirilmektedir.
[2*] Yerde hareket eden canlı
[3*] Süleyman’ın öldüğünü.
[*] Din günü geri gönderilmek veya fidye vermek için yaptıkları içten yakarış.(ilgili ayetler bazıları Müminun 23/99-100)
[*] Mekr, bir şeyi değiştirerek hedef saptırmaktır (Müfredat). Türkçeye daha çok hile şeklinde tercüme edilir.
[*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. İnsanın var etmesi, “gerekeni yapması”, Allah’ın var etmesi de “o şeyi yaratmasıdır” (Müfredât). Allah her şeye bir ölçü koymuştur. Yarattığını o ölçüye göre yaratır. (Ra’d 13/8) Ayrıca En’âm 6/148-149’un dipnotlarına bkz.
[*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. İnsanın var etmesi, “gerekeni yapması”, Allah’ın var etmesi de “o şeyi yaratmasıdır” (Müfredât). Allah her şeye bir ölçü koymuştur. Yarattığını o ölçüye göre yaratır. (Ra’d 13/8) Ayrıca En’âm 6/148-149’un dipnotlarına bkz.
[*] Tالْجِنَّ= Cin,görünmeyen demektir. Melekler, ayette sözü edilen müşriklerin, kendilerine değil, görmedikleri hayali varlıklara ibadet ettiklerini ifade etmektedirler.
[*] Herşeyin iç yüzünü bilir. Bilinmeyenlerin tamamını, insan ve meleklerin kalbinde sakladıklarını, görünen, ve görünmeyeni bilir.(Bakara 2/33,Bakara 2/77, Maide 5/61, Maide 5/99, Yasin 36/46)
[*] ‘Dalalet içerisindeysem’ Dalalet: Klavuzsuz kalmak, yanlış yolda olmak, sapıtmak
[1*] kendilerini gerçeğe kapatarak
[2*] boş işlerle uğraşıyorlardı
[1*] Kabirde iken geri dönme isteği, hesap gününde ise affedilme ve şefaat isteği.
[2*] Kabirdekiler için ruhun, işe yaramaz hale gelmiş bedene dönmesine engel Bkz: (Müminûn 23/99-100), cehennemde iken oradan kaçmalarını engelleyen görevli melekler (Muddesir 74/30-31) ve Araf Tepeleri (Araf 7/46)
[3*] Ölümü daha önce gerçekleşmiş olanlara
[4*] Kendini doğrulara kapatanların hayatta iken yaşadıkları huzursuzluk ve ızdırap için bakınız: (Enam 6/125)