KAFİRUN

TEFSİR
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,


(Kafirun 109/1)
قُلْ يَٓا اَيُّهَا الْكَافِرُونَۙ
De ki: “Ey kâfirler[*]! (Ey âyetleri görmemekte direnenler!)

[*] Küfür, örtme; kâfir, örten anlamındadır (Müfredât). Kur’ân’da kafirin ilk örneği İblis’tir. Allah onun, Âdem’e secde etmesini emrettiği halde secde etmemiş, “Sana emrettiğimde secde etmemeni gerektiren engel neydi?” diye sorduğunda da ‘Ben ondan iyiyim. Beni ateşten yarattın ama onu balçıktan yarattın.’ (A’râf 7/12) diyerek emrin üstünü örtmüştür. Bu yüzden bütün kâfirler, aynı zamanda yalancıdırlar (Bakara 2/39). Onların bu değişmez özelliği sebebiyle kâfirlik kelimesini en iyi karşılayan ifade “görmemekte direnmek”tir. Bir kişi, Kur’ân’ın Allah’ın kitabı olduğunu anladıktan sonra onun âyetlerinden bir tanesini dahi görmemekte direnirse üstünü örtmüş ve kâfir olmuş olur. Bu kişi, direnmesine sebep olan şeyi birinci sıraya, Allah’ı ikinci sıraya koyduğu için de müşrik olur. Bundan dolayı her kâfir, müşrik; her müşrik de kâfirdir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Âyetleri görmezlikte direnenlerin (kâfirlerin) kalplerine korku salacağız. Çünkü onlar, Allah’ın indirdiği bir delile dayanmadan O’na şirk koşmuşlar /yetkisine ortaklar uydurmuşlardır.” (Âl-i İmrân 3/151)

 

(Kafirun 109/2)
لَٓا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَۙ
Ben kulluk etmem, sizin kul olduğunuza!


(Kafirun 109/3)
وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۚ
Siz de benim kul olduğuma kulluk etmezsiniz!


(Kafirun 109/4)
وَلَٓا اَنَا۬ عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْۙ
Ben kulluk edecek değilim sizin kulluk ettiğinize!


(Kafirun 109/5)
وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۜ
Zaten siz de benim kulluk ettiğime kulluk eden kişiler değilsiniz.


(Kafirun 109/6)
لَكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ
Öyleyse sizin dininiz size, benim dinim de bana!”