DUHA
[*] Duhâ, burada gündüzün tamamı anlamındadır. (Lisan’ul-arab ضحا md.)
[1*] Secâ = سَجَى, durgunlaştı, demektir. Rüzgarı durgunlaşmış ama henüz kararmamış geceye leyletun sâciyetun = ليلةٌ ساجيةٌ denir. (el-Ayn, سجو md.) Güneş batınca duhâ kaybolur, hava sakinleşir ve rüzgarda hissedilir bir durgunlaşma görülür. Gündüz tam bu sırada biter ve gece başlar. Kutup bölgesinde, Güneşsiz günlerde ve beyaz gecelerde akşam namazı vaktinin girdiği bu işaretle anlaşılır. Aynı şey, dağlık bölgeler ve bulutlu günler için de geçerlidir. Ayrıca Şems Suresi 91/1-4 âyetlerin dipnotlarına bkz.
[2*] Bu iki âyette Allah yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemini, o şeyin önemine vurgu yapmak ve daha sonra gelen şeye dikkat çekmek içindir. Bu yüzden biz, bu anlama uygun meal verdik.
[*] Mekayis’l-luğa قَلَوَ md. Bu sure, Nebîmizin bazı yanlış davranışlarını yeren Abese’den sonra inmiş olmalıdır. Bu ayetle verilen tesellinin onunla ilgili olduğu açıktır.
[*] Tâc’ul-arûs ض ل ل md. Nebîmizin bu durumunu gösteren âyetler şunlardır: Allah bir insanla, vahiy (ilham) veya perde arkasından yahut bir elçi gönderip isteklerini izniyle vahyetmesi dışında bir yolla konuşmaz. O, yücedir, doğru kararlar verir. İşte sana da bu yolla emrimiz olan ruhu (Kur’ân’ı) vahyettik. Yoksa sen bu Kitab’ın ve bu imanın ne olduğunu bilmezdin. Ama onu bir nur yaptık, düzenimize uyduğunu gördüğümüz kullarımızı onunla yola getiririz. Şimdi sen, elbette doğru yolu; göklerde ve yerde ne varsa hepsinin Sahibi olan Allah’ın yolunu gösteriyorsun. Bilin ki bütün işler, Allah’a ulaşır.(Şûrâ 42/51-53)
[*] نه نهر, açma veya açılma anlamına gelir. (Mekayis’l-luğa) Bir nehrin iki yakasına benzer şekilde araya mesafe koymaktır. Nebimiz, İbn Ümmi Mektûm’a ilgisiz davrandığı için azarlanmıştı. Abese 80/1