ABESE
[1*] Surenin iniş sebebi ile ilgili rivayet şudur: Abdullah b. Ümmü Mektum, Allah’ın Elçisi’ne (s.a.v.) gelerek “Ey Muhammed, beni yanına al ve bilgilendir.” dedi. Nebinin yanında müşriklerin büyüklerinden biri vardı. Nebi ondan yüz çevirip müşrike yöneliyor, ve şöyle diyordu: “Ey falanın babası, sözümde bir sakınca görüyor musun?” O da “(Putlara akıtılan) kanlar hakkı için hayır, sözünde bir sakınca görmüyorum” diyordu. (Muvatta, Kur’ân, 8; Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’an, 72. “beni bilgilendir” ifadesi Tirmizî’de geçer.)
[2*]Bir yazıda veya konuşmada “Sen…” veya “Siz …” yerine “O…” veya “Onlar…” denmesi, Arap edebiyatında ifadeye güzellik katar. Buna iltifat denir. Burada da iltifat olduğundan “Yüzünü ekşitti ve sırtını döndü, o kör, ona geldi diye” ifadesinden sonra “Ne biliyorsun, belki o kendini geliştirecekti!” denerek üçüncü şahıstan ikinci şahsa geçilmiştir. Türkçede iltifat sanatı olmadığından meâl, bu sanat yok sayılarak verilmiştir.
[*] Bilgi diye çevrilen kelime “zikir”dir. Zikir, sürekli akılda tutulan kullanıma hazır bilgidir. (Müfredat s.237)
[*] Allah Teâlâ bu gibi davranışları Nebimize yasaklamış ve şöyle demiştir: “Bir şey sorana ilgisiz kalma.” (Duhâ 93/10) “Sabah akşam dua edip Rablerinden ilgi bekleyenleri yanından kovma! Onların hesabı senden sorulmaz. Senin hesabın da onlardan sorulmaz. Onları uzaklaştırırsan yanlış yapanlardan olursun.” (En’âm 6/52)
[*] Ayete, إن هذه أشياء تذكرة أي ستذكر anlamı verilmiştir.
[1*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir(Müfredât).
[*] İnsan değerli olduğundan onun için tutulan defter de değerlidir ve farklı niteliktedir.
[*] Söylenen her söz ve yapılan her iş kayda geçer. İlgili âyetler şöyledir: “Yok, yok… Siz hesap verme işini (hak ettiğiniz karşılığı alacağınızı) yalan sayıyorsunuz! Hâlbuki çevrenizde (sizinle ilgili bilgileri) saklayanlar, değerli yazıcılar vardır. Onlar yaptığınız her şeyi bilirler.” (İnfitâr 82/9–12)
“İki kayıt görevlisi oturmuş, biri sağdan biri soldan kayıt tutarlar. Kişi ağzından hangi sözü çıkarsa yanında onu kayda hazır bir gözcü mutlaka olur.”(Kaf 50/17–18)
Yaptıkları her şey defterlerdedir. Küçük, büyük hepsi satırlara geçmiştir. (Kamer 54/52-53)
Defter önlerine konacak ve içindekilerden ötürü günahkârların tir tir titrediğini göreceksin. Diyecekler ki; «Vay başımıza gelenler! Bu defter de ne? Ne küçük koymuş ne büyük; hepsini toplamış». Bütün yaptıklarını hazır bulacaklardır, Rabbin kimseye zulmetmez. (Kehf 18/49)
Yaptığı iyiliği ve kötülüğü önünde bulacağı gün herkes çok ister ki, keşke yaptığı kötülüklerle kendi arasında uzak bir mesafe bulunsa. (Ali İmran 3/30)
O gün huzura alınırsınız, hiçbir şeyiniz gizli kalmaz.Defteri sağdan verilmiş olanlar derler ki; “İşte defterim, okusanıza!” Ben yaptıklarımla yüzleşeceğimi biliyordum. (Hakka 69/18–20)
[*] Ayette geçen فقدره sözü, kaderini belirledi diye tercüme edilebilir. Kader, ölçü demektir. Kaderini belirlemek, ölçüsünü belirlemektir. Her insanın ölçüler ve cinsiyeti ana rahminde belirlenir (Necm 53/45-46).
[*] “Çalışmalarınız farklı farklıdır. Kim cömert olur ve Allah’tan çekinir, bir de en güzel sözü (Allah’ın âyetlerini) kabul ederse, onu en kolaya, kolayca ulaştırırız. Kim de cimrilik eder ve Allah’tan çekinme ihtiyacı duymaz, en güzel söz (olan âyetler) karşısında da yalana sarılırsa, onu da en zora, kolayca ulaştırırız.” (Leyl 92/4-10)
[*] Toprak tavı, toprağın bitkiyi yetiştirecek özelliğe gelmesidir. Toprak tavında ise, tohum toprağın içinde rahat hareket eder ve iyi yetişir.
[*1] Buraya “bazı kimselerin” diye anlam vermemiz, 38. âyette: “Kimi yüzler de ışık saçar.” denmesidir. Demek ki o gün bütün yüzler aynı olmayacaktır.
[*2] O gün, Allah’tan çekinmiş olanlar dışında bütün dostlar birbirine düşman kesilirler. (Zuhruf 43/67)