FECR
[1*] Gece üç bölümdür, ikisi akşamın ve sabahın alacakaranlığı, üçüncüsü de bu ikisinin ortasıdır. Doğu ufkunda sabahın alacakaranlığı başladığı an fecir vakti başlar. Fecir iki bölümdür, birincisi seher ve sahur vaktidir. Doğu ufkunda bir daire gibi yükselmeye başlayan ışık, sabah namazı vaktinin girdiği izlenimini verdiği için yalancı fecir = fecr-i kâzib diye adlandırılır. Altta siyah, üstte beyaz ışık çizgileri, ufuk boyunca paralel bir şekilde uzamaya başladığı an sabah namazı ve oruca başlama vakti girer. Güneş doğunca gece biter.
[2*] Buraya kadar olan dört âyette Allah yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemin etmesi, o şeyin önemine vurgu yapmak ve daha sonra gelen şeye dikkat çekmek içindir. Bu yüzden biz, bu anlama uygun meal verdik.
[*] Taberî’de ve birçok tefsirde bunların Ramazan’ın son on günü, Zilhicce’nin ilk on günü veya Muharrem’in ilk on günü olduğuna dair görüşler nakledilir. Kur’an âyetleri birbirini açıkladığı için Ramazan’ın son on günü olması gerekir. Çünkü (Bakara 2/187) âyette Ramazan’da mescidde itikaftan söz edilmiş, Nebîmiz de kendine katılan müslümanlarla birlikte Ramazan’ın son on gününü itikâfla geçirmiştir. Kur’an’da Zilhicce’nin ilk on günü veya Muharrem’in ilk on günü ile ilgili bir işaret yoktur. Kadir gecesinin bu günlerden birine rastlayan gece olduğunu bildirmiştir.
[1*] Ayetin kelime kelime anlamı “geçip giderken o gecenin” şeklindedir. Gecenin geçip gitmesi, girdiği andan sabaha kadar sürer. Bize göre bunun Türkçe’ye en iyi tercümesi “yaşanırken o gecenin” şeklindedir.
[2*] Allah Teâlâ sadece Kadir Gecesi ile ilgili bir sure indirmiş ve o surenin son âyetinde şöyle buyurmuştur: “O gece, tanyeri ağarıncaya kadar güvenlik ve esenlik gecesidir.” (Kadr 97/5) Şu âyetler, o gece melekler arasında görev paylaşımı yapıldığını anlatır: “Hâ, Mîm. Her şeyi açıklayan Kitap hakkı için, biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik, biz uyarılar yaparız. Karara bağlanmış her iş o gece dağıtılır. Katımızdan belirlenmiş işe göre elçiler (melekler) göndeririz. O, Rabbinin bir ikramı olur. O dinler ve bilir.” (Duhân 44/1-6) Kadir Gecesinin Ramazan’da olduğunu da şu âyetten öğreniyoruz: “Ramazan ayı, nsanlara rehber olan ve rehberin açıklayıcı âyetlerinden oluşan Kur’ân’ın, o Furkan’ın indirildiği aydır.” (Bakara 2/185) Bu surenin ikinci âyeti de Kadir gecesinin Ramazan’ın son 10 gününde olduğunun delilidir.
[3*] Buraya kadar olan üç âyette Allah yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemin etmesi, sadece o şeyin önemine vurgu yapmak içindir. Bu yüzden biz, bu anlama uygun meal verdik.
[*] “Kendine hakim olan” sözü, âyetteki (ذِي حِجْرٍ) = “hicr sahibi” ifadesinin mealidir. Hicr’in kök anlamı engelleme ve bir şeyi kuşatmadır. Gereksiz şeyleri yapmaya engel olduğu için hicr, akıl anlamında da kullanılır (Mekâyîs). Kendini gereksiz şeylerden engelleyen herkes, kendine hakim olur ve yanlış yapmaz.
[*] Hud aleyhisselamın Elçi olarak gönderildiği halka uygulanan ceza şu âyetlerde geçmektedir: Hud 11/58-60, Şuarâ 26/129, Fussilet 41/13-16, Ahkâf 46/21-26, Zariyat 51/41-42, Kamer 54/18-21, El- Hâkka 69/6-8.
[*] Bunlara elçi olarak Salih aleyhisselam gönderilmiştir. Onlara uygulanan ceza şu âyetlerde geçer: Araf 7/73-79, Hud 11/61-68, Şuarâ 26/141-159, Neml 27/45-53, Fussilet 41/17-18, Zariyat 51/43-45, Kamer 54/23-31, Hâkka 69/5, Şems 91/11-15.
[*] Dağ gibi anlamını vermemiz evtad = الْأَوْتَادِ kelimesinden dolayıdır. Bir ayette “Dağları evtad yaptık”(Nebe 78/7) buyrulmaktadır.
[*] Ayetin kelime kelime anlamı şöyledir: “Melekler sıra sıra dizili iken Rabbin gelmiş olacaktır.” Allah her zaman, her yerde vardır. Onun emri olmadan hiçbir şey olmayacağından bu ifade mecazdır. Yukarıdaki meal ondan dolayı verilmiştir.
[*] Kim Allah’a yani Elçisine (onunla gönderilen Kitaba) boyun eğerse onlar, Allah’ın mutluluk verdiği nebîler, doğru kişiler, bilginler ve iyilerle beraber olacaklardır. Onlar ne iyi arkadaştırlar!” (Nisa 4/69)