ŞEMS
[*] Duhâ: Gündüzün ortaya çıkan dalgalı Güneş ışığıdır. Bu tarif, ilgili âyetlerden çıkarılmıştır.
[*] “إِذَا تَلَاهَا = onu takip ettiğinde” sözündeki “onu” zamiri, Güneşi de duhâyı da gösterebilir özelliktedir. Kameri takvimde yeni Ay’ın göstergesi, gündüzün bitiminden sonra gözüken hilaldir. Kutup bölgesinde ise Güneşin yeterince veya hiç gözükmediği kış günleri ile yeterince veya hiç batmadığı yaz günlerinde yeni ayın göstergesi olan hilal, duhânın kaybolmasından sonra gözükür. Duhânın kaybolduğu, havanın durgunlaşmasıyla anlaşılır. (Duhâ 93/1-2).
[*] إِذَا جَلَّاهَا = onu ortaya çıkardığında” sözündeki “onu” zamiri hem Güneşi hem de duhâyı gösterir özelliktedir. Bu ayete göre gündüz, Güneşin doğuşu ile batışı arasındaki vakittir. Güneşin tam olarak veya hiç gözükmediği yahut tam olarak veya hiç batmadığı yerlerde ise gündüz, duhânın, tam olarak ortaya çıkışı ile durgunlaşmaya başlaması arasındaki vakittir (Duhâ 93/1-2).
[*] إِذَا يَغْشَاهَا = onu örttüğünde” sözündeki “onu” zamiri de aynı şekilde hem Güneşi hem de duhâyı gösterir özelliktedir. Bu ayete göre gece, dünyanın büyük bir bölümünde, Güneşin batışı ile doğuşu arasındaki vakittir. Kutup bölgesinde, Güneşin tam olarak veya hiç gözükmediği kış günleri ile tam olarak veya hiç batmadığı yaz günlerinde ise gece, duhânın koybolması ile ortaya çıkışı arasındaki vakittir. Duhânın kaybolması, ışıktaki dalgalanmanın hissedilir oranda azalması ile anlaşılır. (Duhâ 93/1-2)
[1*] Onu diğer insanlarla aynı organlara sahip kılan.
[2*] Buraya kadar olan yedi âyette Allah yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemin etmesi, o şeyin önemine vurgu yapmak ve daha sonra gelen şeye dikkat çekmek içindir. Bu yüzden biz, bu anlama uygun meal verdik.
[*] İlham, Allah’ın, kulunun kalbine bir şey doğurmasıdır Yusuf 12/24.
[*] Desâ = دسي, sözlükte gelişmenin zıddıdır. (Lisan’ul-Arab) Kimileri kendini geliştireceğine pis işlerin içine girer. Ayetler böylelerinin Semud halkı gibi kaybedeceklerini bildirmektedir.
[*] “Semud halkına da kardeşleri Salih’i elçi gönderdik; dedi ki: “Ey halkım! Allah’a kul olun; sizin başka ilahınız yoktur. Bakın size Rabbinizden bir belge geldi. Mucize olmak üzere İşte Allah’ın dişi devesi; bırakın Allah’ın toprağında otlasın. Ona kötü niyetle ilişmeyin; yoksa sizi acıklı bir azap yakalar.” (Araf 7/73).
[1*] Deve, Salih aleyhisselamın elçiliğinin belgesi olduğu için şehrin suyunu bir gün halk, bir gün de deve içiyordu. Böyle bir deve varken halkı, Salih’in, Allah’ın Elçisi olmadığına inandırmak imkansızlaşıyordu. Bu sebeple deveyi işkenceyle öldürüp kendilerini ispatlamaya çalıştılar (Şuarâ 26/141-159, Kamer 54/23-31).
[2*] Emrimiz gelince Salih’i ve onunla birlikte olan inanıp güvenenleri, bizden bir ikram olarak, o günün perişanlığından kurtardık. Senin Rabbin işini başarır, daima üstündür. Yanlış yapanları o ses (Allah’ın cezalandırma emri) yakaladı da kendi yurtlarında çökmüş olarak sabaha çıktılar. Sanki orada bir varlıkları olmamıştı. Bilin ki Semûd halkı, Rablerini görmezlikte direndi. İyice dikkat edin Semûd, defolup gitti.” (Hud 11/66-68)
[*] Buradaki zamir, أَشْقَا eşka lafzı ile ilişkilendirilmiştir.