BELED
[*] "Rahmân” ve “Rahîm" kelimeleri, rahmet (رحمة) kökündendir. Rahmet, iyilik ve ikramı gerektiren incelik anlamındadır. Allah’ın özelliği olarak kullanılınca sadece iyilik ve ikram anlaşılır (Müfredât). Rahmân “rahmeti her şeyi kuşatan” demektir. Bu özellik Allah’tan başkasında olmayacağı için “iyiliği sonsuz” diye çevirdik. Rahîm “çok merhametli” demektir. Bu özellik Allah’ın dışındaki varlıklarda da olabilir. Nitekim ‘rahîm’ kelimesi, Tevbe 9/128. âyette Resulullah için; Fetih 48/29. ayette ise müminler için kullanılmıştır.
[*] “Hill (الحل)”, canı helal (el-Ayn) yani can güvenliği yok, anlamındadır. Mekke herkes için can ve mal güvenliğinin olduğu bir yer iken (Bakara 2/125, İbrahim 14/35, Kasas 28/57, Ankebut 29/67) Muhammed aleyhisselamı hapsetme, öldürme veya sürgün etme konusunda Mekkeli müşrikler kararlıydı (Enfal 8/30). Ayet bu durumu anlatmaktadır.
[1*] Âyette geçen “vâlid (وَالِد)” kelimesi Kur’an’da tekil formda ana ya da babadan herhangi birini anlatmak için (Lokman 31/33), tesniye formda da anne ve babanın her ikisini ifade etmek için kullanılmıştır (Bakara 2/83, Nisa 4/135, İsra 17/23). Öyleyse vâlid; “çocuk sahibi olan” demektir.
[2*] Her insanın çocuğu olmayabilir; ancak her insan bir başkasının çocuğudur. Öyleyse, ayette tüm insanlara yemin edilmektedir.
[*] Allah insanı en güzel donanımda yaratmış (Tîn 95/4) ve kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklememiştir (Bakara 2/286 En'âm 6/152). Demek ki her insanın karşılaştığı zorluklarla mücadele edecek potansiyeli mevcuttur.
[*] Göz, dil ve dudaklar, insanın görmesini, dinlemesini ve konuşmasını sağlayan nimetlerdir (İbrahim 14/34, Nahl 16/78, Rahman 55/4).
[*] Türkçede babası olmayan çocuğa yetim; annesi veya hem annesi hem babası olmayan çocuğa öksüz denir. Kur’an’da bunların tamamına yetim denir. Bunun bir örneği Nisa 4/6. ayettir. Orada sözü edilen yetimler kapsamına, bunların hepsi girer.
[1*] Ayetteki “(ثمَ) sümme” edatına “bunların yanısıra” anlamı verilmiştir. Çünkü “sümme” dört türlü kullanımı olan bir edattır. Bunlardan biri, sıralama veya öncelik-sonralık kastedilmeksizin mutlak beraberliği ifade eder (Mu’cemu'l-Lugati'l-Arabiyyeti'l-Muasıra; Yunus 10/103; Hud 11/1, 3, 52).
[*] Vakıa 56/9, 41-56.