TEGABUN
[*]Kafirler de zorunlu olarak Allah’ın koyduğu kurallara (tabiat kanunlarına) boyun eğerler, yoksa yaşamaları imkansızlaşır. Onların boyun eğmedikleri,tercihimize bırakılanlardır. Bu gerçekleri (ayetleri) görmezden geldikleri için kafir olurlar.
[*] İnsanı, gerçekten en güzel yeteneklerle yarattık. (Tîn 95/4)
[*1] Arap edebiyatında iltifat sanatı vardır, anlatımı canlı tutmak ve konunun önemini vurgulamak için sözün akışı beklenmedik bir şekilde değiştirilir. Burada da üçüncü tekil şahıstan birinci çoğul şahsa geçilerek “indirilen” yerine “indirdiğimiz” ifadesi kullanılmıştır. Türkçede bu sanat olmadığından bu gibi ifadeler bir Türk’ü şaşırtır. Âyete, bu sanat yok sayılarak meâl verilmiştir.
[*2] Allah'a ve Elçisine inanmak ancak Elçi'ye indirilen Kitab'a inanmakla mümkün olabildiği için ikinci cümle, birinci cümlenin atf-ı tefsiri sayılarak meal verilmiştir.
[*] Sevabı günahından fazlaysa.
[*] Resul (رسول), “birine gönderilen söz” anlamına geldiği gibi o sözü iletmek için gönderilen elçi anlamına da gelir (Müfredat). Allah’ın elçilerinin görevi, O’nun sözlerini insanlara ulaştırmaktır. Bu sebeple Kur’an’da geçen رسول اللّه = Allah’ın Resulü sözlerinde asıl vurgu âyetleredir. Uhud savaşında nebîmiz’in öldüğüne dair haberlerin yayılması üzerine şu âyet inmişti: “Muhammed sadece elçidir. Ondan önce de elçiler geldi. O ölse veya öldürülse, gerisin geri mi döneceksiniz?” ( l-i İmrân 3/144) Allah’ın son resulü öldüğü için bizim muhatabımız olan resul, sadece Kur’an’dır. Resul kelimesine “Resulün/Elçinin getirdiği” meali bunun için verilmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Resullere apaçık tebliğden başka ne düşer?" (Nahl 16/35) "Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, bunu yapmazsan onun resullüğünü yapmamış olursun" (Maide 5/67)
[*] Kelimenin kökü olan adv = عدو , haddini aşmak ve uyuşmazlık etmektir (Müfredât). Başkasının elindekine göz dikme, onun hakkını ele geçirme isteğidir. Bu da haddini aşmak olur ( Bakara 2/286; Nisa 4/43 99, Hac 22/ 60, Mücadele 58/2; Maide 5/13, Hicr 15/85, Zuhruf 43/89; Teğabun, 64/14).