MUHAMMED
[*] Sahiplerinden
[1*] “Onları savaşta yakalarsan öyle bir dağıt ki, arkalarındakiler de dağılsınlar. Belki akıllarını başlarına alırlar.” (Enfal 8/57)
[*] Bu ayet, Muhammed Suresi’nin Nebîmizin hicretinden sonra indiğini gösterir.
[*] Bu ayet, bu surenin Bedir savaşından önce indirildiğinin delilidir.
[*] Bu ayetler de Muhammed Suresinin Bedir savaşından önce indirildiğini gösterir. Müslümanları o sıradaki tavırlarını anlatan âyetler şunlardır:
“(Mekke’de, Rum Suresinin ilk âyetleriyle) Verdiği sözden dolayı Rabbin seni evinden çıkardığında, inanıp güvenenlerin bir kısmı tam bir hoşnutsuzluk içindeydiler. Her şey ortaya çıktığı halde göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi o vaad konusunda hâlâ seninle çekişiyorlardı. Hani Allah söz vermişti, o iki takımdan biri kesin olarak sizin olacaktı. Siz silahsız olanı (kervanı) istiyordunuz. Oysa Allah, (size de bildirdiği) sözleriyle yaptığı vaadi gerçekleştirmek ve o kâfirlerin kökünü kesmek istiyordu. Vaadini gerçekleştirmek ve o bâtılı (girdikleri yolun yanlışlığını) ortaya çıkarmak için böyle yapmıştı. İsterse bu, o suçluların hoşuna gitmesin.” (Enfal 8/5-8)
[*] Resul (رسول), “birine gönderilen söz” anlamına geldiği gibi o sözü iletmek için gönderilen elçi anlamına da gelir (Müfredat). Allah’ın elçilerinin görevi, O’nun sözlerini insanlara ulaştırmaktır. Bu sebeple Kur’an’da geçen رسول اللّه = Allah’ın resulü sözlerinde asıl vurgu âyetleredir. Uhud savaşında nebîmiz’in öldüğüne dair haberlerin yayılması üzerine şu âyet inmişti: “Muhammed sadece elçidir. Ondan önce de elçiler geldi. O ölse veya öldürülse, gerisin geri mi döneceksiniz?” ( l-i İmrân 3/144) Allah’ın son resulü öldüğü için bizim muhatabımız olan resul, sadece Kur’an’dır. Resul kelimesine “resulün/elçinin getirdiği” meali bunun için verilmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Resullere apaçık tebliğden başka ne düşer?" (Nahl 16/35) "Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, bunu yapmazsan onun resullüğünü yapmamış olursun" (Maide 5/67)
[*] “Gevşemeyin ve üzülmeyin! Eğer inanıp güveniyorsanız en üstün olan sizlersiniz.إSiz bir yara aldıysanız, karşınızdaki topluluk da vaktiyle benzeri bir yara almıştı. Böyle günleri, bir ona bir öbürüne, insanlar arasında döndürüp dururuz. Bu, Allah'ın inanmış olanları bilmesi ve içinizden kimilerini şahit tutması içindir. Allah, yanlış yapanları sevmez” Al-i İmran (3/139-140)
“Eğer barışa meyilli olurlarsa sen de meyilli ol ve Allah’a güvenip dayan. Her şeyi dinleyen ve bilen O’dur. Sana oyun kurmak isterlerse Allah sana yeter. Seni, kendi yardımıyla ve müminlerle destekleyen O’dur.” (Enfal 8/61-62)