MERYEM
[*] Sahibinin
[1*] Bakınız Bakara 2/257. Türkçe anlamının aksine Arapça’da veli’nin (çoğul evliya) anlamlarından biri karşılıklı olan dostluk ve karşılıklı olan velayet(yetki) anlamına gelmektedir. Bu ayetteki manası ‘yerime geçecek biri’dir.
[2*] Bkz. Al-i İmran 3/38 vd.
[*] Malına değil, kendine ve Yakup oğullarına mirasçı olmasını istediği için bir Nebi dileğinde bulunuyor.
[1*] Ali İmran 3/41. ayette “üç gün” ifadesi geçtiği için ikisi birleşince üç gün üç gece olur.
[2*] "Konuşamaması, bu göstergeyi kendisi için istemesinden dolayıdır. Buraya "konuşmama" şeklinde meal verilemez, çünkü konuşmama, insanın elindedir. Gösterge olması için istediği halde konuşamaması gerekir. Zaten âyetteki "sapasağlam olduğun halde" ifadesi bunu destekliyor.
Zekeriya (as) bir işaret istemesinin sebebi bunun nübüvvet dışı bir durum olduğudur ve Nübüvet dışı vahyin (rüya, ilham gibi) kesin olmadığının delilidir.
[*] Mihrap, iç oda demektir.
[*] "Gelişmeye uygun yapı" diye tercüme ettiğimiz زَكَاةً kelimesinin sözlük anlamı hayırlı ve bereketli bir şekilde gelişmektir. (Müfredat)
[*] “Kimine göre bu ayette adı geçen Harun, Meryem’in gerçek kardeşidir. Ana babası gibi o da iffetli ve salih bir kimse idi. Bu yüzden işin iç yüzünü bilmeyenler, böyle birinin kız kardeşi olan Meryem’e zina etmeyi asla yakıştıramadıklarını belirtmek istemişlerdir.
Nebimizden rivayet edilen bir hadiste de, İsrâiloğullarında önceki nebilerin ve iyi kimselerin isimlerini çocuklarına ad koyma geleneği olduğu için Meryem’in kardeşine de Harun adı verildiğine işaret edilmiştir. (Ahmed b. Hanbel, 4/252)
Buna yakın bir yorum da, Meryem’in nebi olan Harun’un soyundan gelmiş olması münasebetiyle kendisine böyle hitap edilmiş olduğu görüşüdür.” (Fahreddin Razi ve Muhammed Esed’den naklen: Hayreddin Karaman v.d., Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2007, c: 3, s: 597.)
[*] Beşikteki çocuğun bir görev ve sorumluluğu olamayacağı için geçmiş zamanı gösteren fiillere gelecek zaman anlamı verilmiştir. Arap dilinde iltifat denen bu sanat, anlatımı güçlendirmek için sıkça kullanılır.
[*] Sahibimdir
[*] Babasına verdiği o sözü(el va'di) tutmuştu. Bu ayet, kurban olanın İshak değil, İsmail olduğunu gösterir.
[*] Nimet
[*] Selam, Türkçe’de selamet, esenlik ve güvenlik hali demektir. (TDK Sözlük)
[1*] Sahibidir
[2*] Sebat: Sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi sonuna değin sürdürme(TDK Sözlük)
[3*] Müfredat
[*] iyiliği sonuz olana
[*]Sıliyya = صِلِيًّا’nın kök anlamı sürekliliktir.Namaza salat denmesi sürekli yapılması gereken ibadet olmasından dolayıdır. (Lisan’ul-arab)
[1*] Meryem 19/68. âyetin kapsamına girmeyenlerden.
[2*] Buradaki vârid = وَارِد su başına giden” (Müfredât) kelimesinden hareketle, ayette, cehenneme girmekten değil, çevresinde toplanmaktan söz edildiği, zaten; “Sonra diz çöktürerek cehennemin çevresine getireceğiz” âyetinin bunu gösterdiği iddia edilir. Cehennem sözlükte, tutuşturulmuş ateş demektir (Müfredât).Dolayısıyla ahiretteki cehennemin içi, cehennemlerle dolu olacaktır. Vârid = وَارِد, cehennem ile birlikte kullanılınca suya gider gibi cehenneme gidenleri ifade eder.
Bir âyet şöyledir: “Firavun kıyamet günü halkının önüne düşecek, suya götürür gibi onları ateşe götürecektir. Başına varılan su ne kötü sudur!” (Hud 11/98)
Bu kelime, cehenneme girme anlamına da kullanılmıştır. İlgili âyetlerden biri şudur: َ“Siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehenneme atılacak şeylerdir. Hepiniz oraya gireceksiniz.” (Enbiya 21/98)
Sonuç olarak günahı çok olan Müslümanlar da tutuşturulmuş cehennem ateşinin çevresinde toplanacaklardır.
[*] Allah’ın affetmeyeceği şirk günahından kendini korumuş olanları Bkz. Nisa 4/48, Nisa 4/116
[*] Kehf 18/26
[1*] Müttaki: Allah’tan çekinerek korunanlar, kendini (fıtratını) bozmayanlar. Bkz Bakara 2/2.
[2*] Bu ağırlamanın nasıl olacağı Zuhruf 43/67-73 ayetlerinde anlatılmaktadır.
[1*] Şirk günahı işlememiş olanlar. Çünkü “Allah, kendisine ortak koşulmasını (şirki) bağışlamaz. Bunun altında olanları, tercih ettiği kişi için bağışlar.” (Nisa 4/48)
[2*] Ayetteki şefaat kelimesi mastar olduğu için ism-i mef'ul anlamı verilmiştir. Çünkü bu durumdaki bir kişinin sahip olabileceği tek şey şefaatten yararlanma hakkıdır.
[3*] Şefaat, birinin eşlik etmesini istemek, eşlik etmek veya arka çıkmaktır. (El-Ayn, Müfredât). Mahşer günü kimseye şefaat edilmeyecektir.
“Öyle bir günden çekinip korunun ki o gün kimse kimsenin yerine ceza çekmeyecek, kimseden şefaat kabul edilmeyecek, kimseden fidye alınmayacak ve kimseye yardım edilmeyecektir.” (Bakara 2/48)
Dünyada insanlar birine destek olabilirler. “İyi bir işe destek veren ondan bir pay alır; kötü bir işe destek veren de ondan dolayı bir sorumluluk üstlenir.” (Nisa 4/85)
Bu ayetlere göre Cennete gitmiş biri, şirk günahı ile değil de diğer günahlarından dolayı cehennemde olan bir yakınını yanına isteyebilir. İster dünyada ister cehenneme gitmiş biri için olsun, şefaat ancak Allah’ın onayıyla olabilir.
[*] Rahmana çocuk isnat etmeleri
[1*] Kullandığı Arapça açısından Kur’an-ı Kerim’in anlatımı, temel konuları her eğitim seviyesinden insanın kolayca anlayabileceği bir yapıdadır. Örneğin doktor olmamanıza rağmen rahimdeki ceninin gelişimini okuyup anlayabilirsiniz; ya da gök bilimci olmamanıza rağmen bu konuda da bilgi edinebilirsiniz. Ancak doktor veya gök bilimci iseniz ilgili konularda ortalama insanlardan çok daha fazla bilgi edinirsiniz. Kur’an’dan ne kadar fazla doğru hüküm (hikmet) elde edilebileceği o konuda çalışma yapan ilim adamlarının oluşturacağı çalışma ekipleri ve onların, Allah’ın yazdığı ve yarattığı ayetleri etraflıca ve metoduna uygun şekilde çalışmasına bağlıdır. (Bkz. Fussilet 41/3)
[2*] Müttaki: Allah’tan çekinerek korunan, kendini(fıtratını) bozmayan. Bkz Bakara 2/2.