KIYAME

TEFSİR
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,


(Kıyame 75/1)
لَٓا اُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيٰمَةِۙ
Yok. Kıyamet /mezardan kalkış[*] gününe yemin ederim.

[*] Kıyamet ayağa kalkma ve kalkış demektir. Kıyamet günü, insanların yeniden dirilip kabirlerinden kalktığı gündür.


(Kıyame 75/2)
وَلَٓا اُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
Yok. Kendini alabildiğine kınayan kişiye de yemin ederim.


(Kıyame 75/3)
اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَلَّنْ نَجْمَعَ عِظَامَهُۜ
İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?


(Kıyame 75/4)
بَلٰى قَادِر۪ينَ عَلٰٓى اَنْ نُسَوِّيَ بَنَانَهُ
Evet toplarız, parmak uçlarını bile eski hali ile eşitlemenin ölçüsünü koyan biziz.


(Kıyame 75/5)
بَلْ يُر۪يدُ الْاِنْسَانُ لِيَفْجُرَ اَمَامَهُۚ
Aslında insan, ilerisi ile ilişiğini kesmek ister.

 

 


(Kıyame 75/6)
يَسْـَٔلُ اَيَّانَ يَوْمُ الْقِيٰمَةِۜ
"Kıyamet /mezardan kalkış günü ne zaman?[*]" diye sorar.

[*] Şeytanın Allah’tan kendini, Kıyamet gününe kadar yaşatmasını istemesi, yaşatılacağını öğrenince de doğru yolun üstünü oturup, orada olanları saptırmak için elinden geleni yapacağını söylemesi (A’raf 7/14-17) bundandır. Yoldan çıkan herkes, aynı davranışı gösterir.


(Kıyame 75/7)
فَاِذَا بَرِقَ الْبَصَرُۙ
(Yeniden dirilip) Gözlerin bir anda her şeyi gördüğü zaman,


(Kıyame 75/8)
وَخَسَفَ الْقَمَرُۙ
ay tutulmuş,


(Kıyame 75/9)
وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُۙ
güneş ile ay bir araya getirilmiş olur.


(Kıyame 75/10)
يَقُولُ الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ اَيْنَ الْمَفَرُّۚ
İnsan o zaman: "Kaçacak yer nerede?" der.


(Kıyame 75/11)
كَلَّا لَا وَزَرَۚ
Hayır, artık sığınılacak yer kalmamıştır.


(Kıyame 75/12)
اِلٰى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍۨ الْمُسْتَقَرُّۜ
O gün, varıp durulacak yer Rabbinin huzurudur.


(Kıyame 75/13)
يُنَبَّؤُا الْاِنْسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَاَخَّرَۜ
O gün insana, neye öncelik verdiği neyi ertelediği tek tek bildirilir.


(Kıyame 75/14)
بَلِ الْاِنْسَانُ عَلٰى نَفْسِه۪ بَص۪يرَةٌۙ
Aslında insanın kendisi, kendi aleyhine görgü şahididir.


(Kıyame 75/15)
وَلَوْ اَلْقٰى مَعَاذ۪يرَهُۜ
Özürlerini sayıp dökse de bir şey değişmez.


(Kıyame 75/16)
لَا تُحَرِّكْ بِه۪ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِه۪ۜ
Sen onunla (indirilen ayetle) bir an önce hükmetmek için dilini (o ayetle) harekete geçirme[*]

[*] Taha 20/114.


(Kıyame 75/17)
اِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْاٰنَهُۚ
Onu (benzer ayetlerle[1*]) birleştirmek ve bir kur’an /ayet kümesi haline getirmek bizim işimizdir[2*].

[1*] Al-i İmran 3/7.

[2*] İsra 17/106.


(Kıyame 75/18)
فَاِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْاٰنَهُۚ
Onu kur’an /ayet kümesi haline getirdiğimizde onun ayet kümesine uy.


(Kıyame 75/19)
ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۜ
Zaten onu (bir ayeti, benzer ayetlerle) açıklamak bizim işimizdir[*].

[*] Hud 11/1-2.


(Kıyame 75/20)
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَۙ
Hayır (yanlış yapıyorsunuz)!, bir an önce elinize geçecek şeyleri seviyorsunuz.


(Kıyame 75/21)
وَتَذَرُونَ الْاٰخِرَةَۜ
Ahireti bir kenara bırakıyorsunuz.


(Kıyame 75/22)
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌۙ
O gün birtakım yüzler parlaktır.


(Kıyame 75/23)
اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌۚ
Rablerine /Sahiplerine bakmaktadır.


(Kıyame 75/24)
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌۙ
O gün bazı yüzler de asıktır.


(Kıyame 75/25)
تَظُنُّ اَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌۜ
Onlar da bel kemiklerinin kırılacağını sanacaktır.


(Kıyame 75/26)
كَلَّٓا اِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَۙ
Hayır, hayır! Can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman:


(Kıyame 75/27)
وَق۪يلَ مَنْ۔ رَاقٍۙ
"Kim okuyucu? (buna okusun!)" denir.


(Kıyame 75/28)
وَظَنَّ اَنَّهُ الْفِرَاقُۙ
Halbuki o şahıs, ayrılık vaktinin geldiğini anlamıştır.


(Kıyame 75/29)
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِۙ
Bir bacağı diğerine dolaşmıştır.


(Kıyame 75/30)
اِلٰى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍۨ الْمَسَاقُۜ۟
O gün varılacak yer Rabbinin huzurudur.


(Kıyame 75/31)
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلّٰىۙ
O, doğruları kabul etmemiş ve onların arkasında durmamıştı[*].

[*] Âyetin metninde geçen salli = صَل ‘nin türediği es-salât = الصَّلَاة kelimesinin kök anlamı, bir şeyi bırakmamak ve sürekli arkasında olmaktır. (Lisan’ul-Arab) Burada verilen emir, Allah'ın verdiği görevleri, onun rızası için sürekli yapmaktır. Her müslümanın hiç aksatmadan yapması gereken tek ibadet namaz olduğu için ona salat denir.


(Kıyame 75/32)
وَلٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۙ
Ama yalan söyleyip sırt çevirmişti.


(Kıyame 75/33)
ثُمَّ ذَهَبَ اِلٰٓى اَهْلِه۪ يَتَمَطّٰىۜ
Sonra da çalım satarak ailesine gitmişti.


(Kıyame 75/34)
اَوْلٰى لَكَ فَاَوْلٰىۙ
Sana layık olan budur, layık olan bu!


(Kıyame 75/35)
ثُمَّ اَوْلٰى لَكَ فَاَوْلٰىۜ
Evet, sana layık olan budur, layık olan bu!


(Kıyame 75/36)
اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًىۜ
İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor?


(Kıyame 75/37)
اَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِنْ مَنِيٍّ يُمْنٰىۙ
Ölçülendirilen bir meniden oluşan döllenmiş bir yumurta değil miydi?


(Kıyame 75/38)
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوّٰىۙ
Sonra kan pıhtısı görüntüsünde rahme asılı hale geldi, arkasından Allah şeklini verip[*] organlarını tamamladı.

[*] halaka = خَلَقَ fiilinin kök anlamı düzgün şekil vermektir. (bkz. Müfredat)


(Kıyame 75/39)
فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۜ
Böylece ondan (insandan) çiftleri; erkeği ve dişiyi oluşturdu.


(Kıyame 75/40)
اَلَيْسَ ذٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتٰى
Bunları yapan, ölüleri diriltmenin ölçüsünü koyamaz mı?