GÂŞİYE

TEFSİR
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla...[*]

[*] "Rahmân” ve “Rahîm" kelimeleri, rahmet (رحمة) kökündendir. Rahmet, iyilik ve ikramı gerektiren incelik anlamındadır. Allah’ın özelliği olarak kullanılınca sadece iyilik ve ikram anlaşılır (Müfredât). Rahmân “rahmeti her şeyi kuşatan” demektir. Bu özellik Allah’tan başkasında olmayacağı için “iyiliği sonsuz” diye çevirdik. Rahîm “çok merhametli” demektir. Bu özellik Allah’ın dışındaki varlıklarda da olabilir. Nitekim ‘rahîm’ kelimesi, Tevbe 9/128. âyette Resulullah için; Fetih 48/29. ayette ise müminler için kullanılmıştır.


(Gâşiye 88/1)
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْغَاشِيَةِۜ
Her şeyi çepeçevre kuşatacak olanın /mezardan kalkış gününün haberi sana geldi, değil mi![*]

[*] Hicr 15/85, Hac 22/7, Mü’min 40/59.

 

(Gâşiye 88/2)
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌۙ
O gün kimi yüzler öne eğik olacaktır;[*]

[*] Kamer 54/6-7, Kalem 68/43, Mearic 70/43-44, Naziat 79/9.


(Gâşiye 88/3)
عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌۙ
çalışmış, boşuna yorulmuşlardır.[*]

[*] Hud 11/15-16, Furkan 25/22-23, Kehf 18/103-106.

 

(Gâşiye 88/4)
تَصْلٰى نَارًا حَامِيَةًۙ
Kızgın bir ateşe girip kalırlar.[*]

[*] Yunus 10/27, Zümer 39/60, Kıyamet 75/24-25, Abese 80/40-42.

 

(Gâşiye 88/5)
تُسْقٰى مِنْ عَيْنٍ اٰنِيَةٍۜ
Onlara, çok sıcak bir kaynaktan su verilir.[*]

[*] Yunus 10/4, İbrahim 14/16, Kehf 18/29, Saffat 37/67, Muhammed 47/15, Vakıa 56/54-55, Nebe 78/24-25.

 

(Gâşiye 88/6)
لَيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ اِلَّا مِنْ ضَر۪يعٍۙ
Dikenli bir bitkiden başka yiyecekleri olmaz.[*]

[*] Bu ayette cehennemdekilerin ancak dikenli bir bitki, diğer bir ayette (Hâkka 69/36) ise sadece irin yiyeceği söylenir. Birbiriyle çeliştiği sanılan bu iki ayette iki farklı yiyecekten bahsedilse de, diğer ayetlere bakılınca bunların aynı ağacın ürünü olduğu anlaşılacaktır. Çünkü cehennemdekilerin yiyeceklerinin, cehennemin dibinde biten, şeytanların başı gibi meyveleri olan ve yiyenlerin karnında kaynar su gibi kaynayan zakkum ağacından yiyecekleri bildirilmektedir (Saffat 37/62-66, Duhan 44/43-46, Vakıa 56/52-53). Öyleyse bu ayetteki “dikenli bitki”, Müzzemmil 73/13’teki “boğaza tıkanan yiyecek” ve Hakka 69/36’daki “irin”in, zakkum ağacının ürünlerinin farklı vasıfları olduğu ortaya çıkar.

 


(Gâşiye 88/7)
لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْن۪ي مِنْ جُوعٍۜ
O, ne besler ne de açlığı giderir.


(Gâşiye 88/8)
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌۙ
O gün kimi yüzler de rahatlamıştır.[*]

[*] Âl-i İmran 3/106-107, Yunus 10/26, Kıyamet 75/22-23, Abese 80/38-39.

 

(Gâşiye 88/9)
لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌۙ
Sarf ettikleri çabalardan dolayı memnundurlar.[*]

[*] İsra 17/19, İnsan 76/20-22, Fecr 89/27-28, Beyyine 98/7-8.

 

(Gâşiye 88/10)
ف۪ي جَنَّةٍ عَالِيَةٍۙ
Yüce bir cennette / bahçede olurlar.[*]

[*] Hâkka 69/22.


(Gâşiye 88/11)
لَا تَسْمَعُ ف۪يهَا لَاغِيَةًۜ
Orada tek bir boş söz bile duymazlar.[*]

[*] Meryem 19/62, Vakıa 56/25-26, Nebe 78/35.


(Gâşiye 88/12)
ف۪يهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌۢ
Orada akıp duran bir kaynak vardır.[*]

[*] Hicr 15/45, Duhan 44/51-52, Zariyat 51/15, Rahman 55/50, İnsan 76/5-6, 17-18, Mutaffifin 83/28.

 

(Gâşiye 88/13)
ف۪يهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌۙ
Yine orada yükseltilmiş sedirler vardır;[*]

[*] Hicr 15/47, Saffat 37/44, Tur 52/20, Vakıa 56/15, 34.

 

(Gâşiye 88/14)
وَاَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌۙ
hazırlanmış testiler,[*]

[*] Zuhruf 43/71, Vakıa 56/18, İnsan 76/15.


(Gâşiye 88/15)
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌۙ
sıra sıra dizilmiş yastıklar,[*]

[*] Rahman 55/54, 76.

 

(Gâşiye 88/16)
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌۜ
ve yere serilmiş halılar da.


(Gâşiye 88/17)
اَفَلَا يَنْظُرُونَ اِلَى الْاِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ۠
Hiç bakmazlar mı, yağmur yüklü bulut[*] nasıl yaratılmış?

[*] İbil (ابل), deve ve deve sürüsü anlamına geldiği gibi yağmur yüklü bulut anlamına da gelir (Lisan'ul-arab, Tâc'ul-arûs). Geniş bilgi için Fil Suresinde ebâbil kelimesi ile ilgili dipnota bkz.(Fil 105/3)


(Gâşiye 88/18)
وَاِلَى السَّمَٓاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ۠
göğe bakmazlar mı nasıl yükseltilmiş,[*]

[*] Ra’d 13/2, Lokman 31/10, Kaf 50/6, Mülk 67/3-4, Naziat 79/27-28.

 

(Gâşiye 88/19)
وَاِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ۠
dağlara bakmazlar mı (yere) nasıl saplanmış,[*]

[*] Hicr 15/19, Nahl 16/15, Enbiya 21/31, Lokman 31/10, Fussilet 41/10, Kaf 50/7, Nebe 78/7, Naziat 79/32.

 

(Gâşiye 88/20)
وَاِلَى الْاَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ۠
yeryüzüne bakmazlar mı nasıl (yaşanabilir bir) yüzey haline getirilmiş?[*]

[*] Zâriyat 51/48, Nâziat 79/30, Şems 91/6.


(Gâşiye 88/21)
فَذَكِّرْ اِنَّمَٓا اَنْتَ مُذَكِّرٌۜ
Öyleyse sen doğru bilgi ver[1*] /Kur’an’ı anlat! Sen sadece doğru bilgi vermekle görevlisin.[2*]

[1*] Zikir, bağlantılarıyla birlikte düşünülüp öğrenilen doğru bilgi, o bilgiyi kullanıma hazır tutmak, akla veya dile getirmektir (Müfredât). Doğru bilginin kaynağı Allah’ın ayetleridir. Bunlar, yaratılan ayetler ve indirilen ayetler olmak üzere iki türlüdür. Her birinden elde edilen doğru bilgi zikirdir (Enbiya 21/24, En’âm 6/80). İnsanı, sadece bu bilgi tatmin eder. (Ra’d 13/28). Allah’ı zikretmek; onu, kitabını ve yarattığı ayetleri dikkate almak, akıldan çıkarmamak ve onların üzerine düşünmektir. İnsan, bunlardan bildiği kadarıyla sorumludur (Bakara 2/209).

[2*] Kâf 50/45, Zâriyat 51/55, Tûr 52/29, A’lâ 87/9.

 

(Gâşiye 88/22)
لَسْتَ عَلَيْهِمْ بِمُصَيْطِرٍۙ
Sen onları zorla hizaya getirecek değilsin![*]

[*] Bakara 2/256, Yunus 10/99, Kaf 50/45.

 

(Gâşiye 88/23)
اِلَّا مَنْ تَوَلّٰى وَكَفَرَۙ
Ama (şunu bilsinler ki) kim yüz çevirir ve kafirlik ederse /ayetleri görmezlikte direnirse[*]

[*] Nisa 4/80, Tâhâ 20/124, Necm 53/29.

 

(Gâşiye 88/24)
فَيُعَذِّبُهُ اللّٰهُ الْعَذَابَ الْاَكْبَرَۜ
Allah onu en büyük azaba çarptıracaktır.[*]

[*] Nisa 4/173, Secde 32/21, Fecr 89/25.


(Gâşiye 88/25)
اِنَّ اِلَيْنَٓا اِيَابَهُمْۙ
Varacakları yer huzurumuzdur![*]

[*] Lokman 31/23.

 

(Gâşiye 88/26)
ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ
Sonra onları hesaba çekmek bizim işimizdir.[*]

[*] Ra’d 13/40, Mü’minun 23/117.