MÜRSELAT
[*] Her müslüman, böyle bir görevle görevlendirilmiştir ama hepsi bunu yapmaz. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Hoşgörülü ol, iyiliği emret; kendini bilmezlerden de yüz çevir.” (A’raf 7/199)
[*] Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Rabbiniz tarafından bağışlanma hakkını ve genişliği göklerle yerin arası kadar olan Cenneti elde etmek için yarışın. Cennet, Allah’tan çekinerek kendini koruyanlar için hazırlanmıştır.” (Al-i İmran 3/133)
[*]Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Müminler! Allah’tan çekinerek kendinizi korursanız size doğruyu yanlıştan ayırma gücü (furkan) verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Allah’ın ikramı büyüktür.” (Enfal 8/29)
[*] İlk ayetlerindeki kelimeleri, tefsir bilginleri meleklerin veya rüzgarın özelliği saymışlardır. Allah’ın yaptığı yeminler, bir şeyin önemini ortaya koymak içindir. Ayetler böyle tefsir edilince yeminlerin bir anlamı kalmaz. Kur’an, insanlara indiğinden o kelimeler, bazı kişilerin önemini göstermeli ki herkes dersini alsın. Bize göre onlar, kadın erkek her insanı içine alan النفوس =en-nüfus yani kişiler sözünün sıfatıdır; başkası uygun düşmez..
[*] Buna şu olay örnek verilebilir: Yahudilerde cumartesi günü av yasağı vardır. Davûd (a.s.) zamanında sahil kenti Eyle'de Yahudiler yaşardı. Yılın bir ayında oraya balıklar akın eder, neredeyse su görünmez olurdu. Sadece cumartesi günleri balık gelirdi. Deniz kenarında havuzlar kazıp arklar açtılar. Cumartesi balıklar havuzlara doldu, pazar günü avladılar. Cezalanacaklarından korka korka balıklardan yararlandılar. Zamanla evlatlar babalarının yolundan gitti, mal mülk edindiler. Bu işi hoş karşılamayan bazı gruplar, onları uyardı ama vazgeçmediler, "Ne zamandır biz bu işi yapıyoruz, bunun için Allah'tan hiçbir ceza gelmedi." dediler. Onlara: "Aldanmayın, belki size bir azap gelir, yok olursunuz." dendi. Bir sabah alçak maymunlar gibi oldular. Üç gün böyle yaşadılar, sonra yok olup gittiler. [Fahrüddin er-Râzî, Tefsir-i Kebîr].
Bir bölük onlarla mücadele ederken, "İçlerinden bir topluluk şöyle demişti: “Allah’ın yok edeceği ya da şiddetli azap vereceği bir kavme niye öğüt veriyorsunuz?” Dediler ki: “Rabbinize karşı özrümüz olsun diye, belki de çekinirler”(Araf 7/164)
[*] “Sana dağları soruyorlar. De ki “Rabbim (Sahibim) onları kül gibi savuracaktır, Yerlerini de aynı seviyede dümdüz bırakacaktır.” (Taha 20/105-106)
[1*] Resul, hem elçi gönderilen kişiyi hem de kendilerine elçi gönderilenleri içine alır. Bir gün gelip hesap verileceğini ancak bu bilgiyi getiren elçiler ve bu haberi duyan veya okuyanlar bilebilir. İşte bu büyük bir haberdir. Bkz. (Nebe 78/2). “Biz elçi göndermeden azap etmeyiz” (İsra 17/15) Hesap gününün varlığını ancak onlar bilebilirler..
[2*] Kendilerine elçi gönderilenlere elbette soracağız. Elbette elçilere de soracağız. (Araf 7/6)
[*] Kanalda döllenmiş yumurta olarak yaratılır, arkasından ana rahmine yerleştirilir.
[*] Karar-ı mekîn (قَرَارٍ مَكٖينٍ): sağlam bir yer (ana rahmi) anlamı verdiğimiz tamlama için Bkz. Müminun 23/13 ve dipnotu
[*] İnsanın ölçülerinin ve şeklinin belirlenmesi ana rahminde olur (Bkz. Al-i İmran 3/6)
[*] Bkz. Zemahşerî, el-Keşşâf
[*] Cümelât = جمالات şeklinde okunursa köprü halatı ve gemi halatı anlamına gelir. Bkz. Zemahşerî, el-Keşşâf
[*] Takva sahibi olanlar, kendini koruyanlar, doğal yapıyı bozmayanlar, Allah’tan çekinerek korunanlar. Bkz. Bakara 2/2 ve dipnotu